Her ihtiyacınız için ayrı ürün mü kullanıyorsunuz?  Oysa çok amaçlı ürünler işinizi kolaylaştırabilir. Nasıl mı? Ürünlerinizin içindeki birbirini tamamlayıcı maddeler sayesinde. Yaşlanma etkilerini geciktiren ve içerisinde retinol olan gece kremlerinizin akne tedavisinde kullanıldığını biliyor muydunuz? Cildiniz sürdüğünüz kremin içerisindekilere bir süre sonra cevap vermez, cilt kreme alışmıştır artık.

Genelde nemlendiriciler ve akne tedavisinde kullanılan kremler 6 ay sonra etkilerini kaybederler. Ölü hücreler cildinizi havasız bırakır ve sürdüğünüz ürünlerin alt tabakalara ulaşmasını engeller böylelikle kremlerin cildiniz üzerindeki etkisini görmemeye başlarsınız. Ölü hücreleri temizlemek için glikol içeren peeling ürünleri kullanabilirsiniz.

Güneşin altında içilen meyveli içkilerin içeriğindeki kimyasallar cildinizde kırmızı leke ve benlerin oluşmasına neden olurlar. Güneşin altında parfüm sürdüğünüz zaman cildinizde lekeler oluşur parfümünüzü kesinlikle güneşe çıkmayacağınız zamanlarda kullanın. Meyve sularına değen yerlerinizi hemen suyla durulayın hatta içkinize sıktığınız limondan sonra ellerinizi yine durulayın, cildiniz tepkiler uyandırabilir.

Ürünlerinizi sırasıyla kullanın. Akne için olan bir ürünü en başta sürmeniz gereksiz olur önce suratınızı jel veya temizleme sütünüzle temizledikten sonra akne ürününüzü kullanın.

Kullandığınız temizleme ürününün cildinizi gerdiğini ve kırmızılıklar oluştuğunu düşünüyorsanız günde 1 kere temizleyin. Ama akşamları yatarken mutlaka temizleyip yatın.

Bazı sivilce ve akne problemleri yaşayanlar için, cilt doktorları doğum kontrol hapları verirler. Bu iyi geldiği gibi bazen kötü de gelebilir. Bazı haplar cildinize leke yapabilir ama lekeleri beyazlaştırıcı bir ürünle bunu durdurabilirsiniz. Lekeler oluştuktan sonra tedavi olsanız bile güneşe çıktığınız zaman tekrar oluşabilirler. Bu yüzden yüksek korumalı ürünlerle güneşe çıkın.

Kırışıklarınızı yatış şeklinizin çoğalttığını biliyor muydunuz? Boynunuzu biraz yukarıda tutacak bir yastıkla sırtüstü yatın. Bu pozisyon aynı zamanda gözlerinizin şişmesini de engelleyecektir. Saten yastık kılıfları kullanın bu sizi şımartacak ve cildinizi tahriş etmeyecektir.

Nikel takılar kullanmamaya özen gösterin. Nikel takılar cildinizde tahriş ve alerjiye neden olur. Eğer cildinizde kızarıklık varsa eczaneden kortizonlu bir krem alıp sürün. Yok, ben hala takılarımı seviyorum takacağım derseniz cildinize değen yerlere şeffaf oje sürün.

Test ürünlerini önce elinizde deneyin bir kızarma yoksa yüzünüzde deneyin. Şunu da unutmayın test ürünlerinin her zaman kimyasalları daha fazladır. Kozmetik firmaları ne kadar etkili olduğunu göstermek isterler.

Güneş gözlüğü kullanmadan dışarı çıkmak, bilgisayarı fazla kullanmak, farkında olmadan fazla mimik hareketi yapmak, mimik çizgilerinizi ve kazayağı denilen göz kenarlarınızdaki çizgileri fazlalaştıracaktır.

Manikür ve pedikür yaptıramıyorsanız eczanelerde satılan tırnak etlerinizi yumuşatacak ürünler ve kremler kullanabilirsiniz. Kendi kendinize yapacağınız tırnak etini itme işlemi sonrasında nemlendirici sürüp ellerinizi manikürlü hala getirebilirsiniz. Böylelikle zamandan, maddiyattan kazancınız olur hem de hijyeninize dikkat etmiş olursunuz.

Son olarak annelerinizin veya anneannenizin doğum sonrasında lohusalık döneminde 40 gün dışarı çıkılmaz kuralını bilimsel olarak inceleyelim. Aslında eskiler neden olduğunu bilmeselerde bir çok doğruyu bilmeden yapıyorlar. LOHUSA DÖNEMİ’nde 40 gün mümkün olduğunca dışarı çıkmamanızı bende öneriyorum. Çünkü doğum sonrasında bir bebek gibi sizinde tüm hormonlarınız ve hücerleriniz yeniden yapılanarak yenileniyor. Bağışıklık sisteminiz her türlü mikroba, serbest radikallere açık oluyor ve hastalanma riski ortaya çıkıyor. Doğumdan sonraki 40 gün içinde dışarı çıktığınızda kış güneşi bile olsa cildinizde geçmemek üzere lekeler oluşabilir. Çok hassas bir dönem olduğundan size yüksek faktörü bile tavsiye etmem. 40 günde tüm vücut kendini tamamıyla yenilemiş oluyor. Sonuçta kendinizi bu dönemde fazlasıyla her şeyden sakının.

Bunları Biliyor musunuz?

Balın bozulmayan tek gıda olduğunu,

Üzümün mikrodalga fırında patladığını,

İçtiğimiz suların 3 milyar yaşında olduğunu biliyor musunuz?

Çakmağın kibritten önce bulunduğunu,

Ketçabın önceden ilaç olarak kullanıldığını,

Bir camın kırıldığında, ufalanan parçaların saatte üç bin millik bir yol aldığını biliyor musunuz?

Dünyada yaşayan en büyük hayvanların mavi balinalar olduğunu, 30 filin ağırlığında ve futbol topu büyüklüğünde gözlerinin olduğunu,

Mavi balinaların başının üstündeki deliklerden 100 ton su alabildiklerini ve bu suyu bir süzgeç göreviyle tuttuklarını,

Hastalanmayan tek hayvanın köpek balığı olduğunu biliyor musunuz?

İlk çamaşır makinesinin 1907 yılında Hurley Machine tarafından icat edildiğini ve çok kısa bir süre sonra başka birine satıldığını,

Bir insanın 8 yıl, 7 ay ve 6 gün hiç susmadan bağırırsa, bir fincan kahve pişirecek enerjiyi üretebildiğini,

Ağaçların büyürken gövdelerinin her yıl genişlediğini, bu genişlemelerin gövdeye her yıl bir halka kazandırmış olduğunu ve bu halkaların sayılarak ağacın yaşının bulunabileceğini biliyor musunuz?

Türkiye’nin kişi başına alkol tüketiminde dünya 3.’sü, sigara tüketiminde ise dünya 4.’sü olduğunu,

Edison’un ampule konulacak maddeyi bulabilmek için 3.000 deneme yaptığını,

Sarışınların esmerlere göre daha fazla saçının olduğunu biliyor musunuz?

Başkan John J. Kennedy’nin yirmi dakikada dört gazete okuyabildiğini,

Dünyanın en büyük çiçeğinin Endonezya’daki yağmur ormanlarında yaşayan Raflezya adındaki çiçek olduğunu ve bu çiçeğin çapının 1 metreden fazla olduğunu,

Bugüne kadar görülen en büyük dolu tanesinin 19 cm çapında olduğunu, bunun yaklaşık bir futbol topu kadar olduğunu biliyor musunuz?

Karada yaşayan en büyük hayvanın fil olduğunu,

Ceylanların su ihtiyaçlarını bitkilerden sağladıkları için, hiç su içmeden yaşayabildiklerini,

En çok yağış alan yerin Hawaii adasındaki bir dağ olduğunu, buraya yılda 350 gün yağmur yağdığınıbiliyor musunuz?

Arı kuşlarının saniyede yaklaşık 60-70 defa kanat çırptığını,

Kuşlar içinde en büyük yumurtanın deve kuşu yumurtası olduğunu, bu yumurtaların yaklaşık 1,5 kg ağırlığında olduğunu,

Bazı bitkilerin et yediklerini, sinek kapan bitkisinin yapraklarının, dokunulduğunda hızla kapandığını ve bu bitkinin, yaprağına konan böceklerle beslendiğini biliyor musunuz?

İnsanların eğer şiddetli hapşırırlarsa kaburgalarını kırabileceklerini,

Yarım kilo bal yapabilmek için arıların iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorunda olduklarını,

Mavi balinaların hızlarını aldıktan sonra 3 saat hiç kıpırdamadan su üstünde süzülebildiklerini biliyor musunuz?

Dünyadaki hayvanların yüzde 80′inin 6 ayaklı olduğunu,

İnsan elinin en yavaş uzayan tırnağının baş parmak olduğunu, en çabuk uzayan tırnağın ise orta parmak olduğunu,

Şempanzelerin en sevdiği yiyeceğin karınca olduğunu ve bu karıncaları yerden bir çubuk bulup o çubuğu tükürükleyip daha sonra çubuğu karınca yuvasına sokup çekerek karınca tuttuğunu ve yediğinibiliyor musunuz?

Her solucanın 32 bölümden oluştuğunu,

Bir insanın gözünü günde ortalama 100.000 kez kırptığını,

İnsanların ölümüne en fazla sebep olan hayvanın sivrisinek olduğunu biliyor musunuz?

Sadece erkek kanaryaların öttüğünü,

Sadece dişi sivrisineklerin ısırdığını,

Dişi mavi balinaların 34 m. boyunda olduklarını ve günde 3.000.000 kalori aldıklarını biliyor musunuz?

Timsahların renk körü olduğunu,

Yusufcuk böceğinin (helikopter böceği) 30.000 tane gözü olduğunu,

Bukalemunların dillerinin kendi vücutlarından 2 kat daha uzun olduğunu biliyor musunuz?

İncilerin sirkede eridikilerini,

En fazla asfaltlı yola sahip olan ülkenin Fransa olduğunu,

Dünya nüfusunun %50’sinin hiç telefonla konuşmadığını biliyor musunuz?

Her insanın beyninin %90′ının su olduğunu,

Bir deve kuşunun gözünün beyninden büyük olduğunu,

Bir timsahın su altında hiç nefes almadan 4-5 saat kalabildiğini biliyor musunuz?

Sıcak suyun, soğuk sudan daha ağır olduğunu,

Dört tane gözü olan köpek balıklarının olduğunu,

Kediler için 7. kattan düşmenin, 32. kattan düşmekten daha tehlikeli olduğunu (çünkü kediler ancak 6. katta terminal hıza ulaşabiliyorlar) biliyor musunuz?

Dünyada en çok kullanılan ismin Muhammed olduğunu,

Eskimoların, buzdolaplarını yiyeceklerinin donmaması için kullandıklarını,

Geçen 3.500 yılın sadece 230 yılının barış içinde geçtiğini biliyor musunuz?

Birinci Dünya Savaşı’nda 2.500.000 tane atın kullanıldığını,

Kurtların yiyeceklerini 30 km taşıyıp yavrularına götürdüğünü,

Herhangi bir okyanusun en uzak olduğu noktanın Çin olduğunu biliyor musunuz?

Yapılan bir deney sonucunda sigara içindeki katran maddesinin bir farenin sırtına sürüldükten sonra, farenin sırtındaki o bölgede kanser oluştuğunu,

Tarih boyunca yeryüzünde bulunan altının 200 kat daha fazlasının okyanuslarda bulunduğunu,

Beethoven’ın beste yapmadan önce kafasını soğuk suya soktuğunu biliyor musunuz?

Kereviz yerken harcanan kalorinin, kerevizin verdiği kaloriden fazla olduğunu,

Bir pirenin, kendi vücudunun 350 katı mesafeye sıçrayabildiğini ve bu bir insanın futbol sahasının bir ucundan diğer bir ucuna atlayabilmesi kadar olduğunu,

Gülmek için 17, kaşlarımızı çatmak için 42 kasımızın çalışması gerektiğini biliyor musunuz?

Kereviz yerken harcanan kalorinin, kerevizin verdiği kaloriden fazla olduğunu,

Bir pirenin, kendi vücudunun 350 katı mesafeye sıçrayabildiğini ve bu bir insanın futbol sahasının bir ucundan diğer bir ucuna atlayabilmesi kadar olduğunu,

Gülmek için 17, kaşlarımızı çatmak için 42 kasımızın çalışması gerektiğini biliyor musunuz?

Hawaii alfabesinde sadece 12 harfin bulunduğunu,

Köpeklerin ter bezlerinin ayaklarının altında olduğunu,

Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekorunun 440 saat olduğunu biliyor musunuz?

Kelebeklerin ayaklarıyla tat aldıklarını,

Yunus balıklarının bir gözleri açık uyuduklarını,

Kaplumbağaların üç yıl hiç birşey yiyip içmeden yaşayabildiklerini biliyor musunuz?

1 saat boyunca kulaklıkla birşey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 artırdığını,

Parmak izleri gibi dil izlerinin de insana özel olduğunu,

Bir insanın günde 23 bin kere nefes alıp verdiğini biliyor musunuz?

Salatalığın %96’sının su olduğunu,

Bir kilo limonda, bir kilo çilekten daha fazla şeker olduğunu,

Gözlerimiz açıkken hapşırmanın imkansız olduğunu biliyor musunuz?

İnsanların yılda 1.500 kere rüya gördüklerini,

İnsan saçının 3 kg. ağırlık kaldırabilecek esneklikte olduğunu,

Vücudumuzdaki en güçlü kasın dilimiz olduğunu biliyor musunuz?

Bir insanın, gözünü günde ortalama 100.000 kez kırptığını,

İnsanların ölümüne en fazla sebep olan hayvanın sivrisinek olduğunu,

Bir pirenin, kendi büyüklüğünün 150 katı kadar yüksekliğe zıplayabildiğini biliyor musunuz?

Hepimizin beslenme ve sağlık hakkında kulaktan dolma bilgileri vardır. Bazıları yanlış olsa da, çocukluktan beri aklımızdan kalanları uygulamaya devam ederiz. İşte size beslenmeyle ilgili birkaç işe yarar bilgi:

Kahve sanıldığı kadar korkutucu bir besin değildir. Bilimsel araştırmalara göre, düzenli olarak belirli miktarda alınan kafein, yüksek kolesterolün olumsuz etkilerinden koruyor. Kafeinin kandaki zararlı maddelerin beyne geçişinin engellediği gözlemlenmiş. Kandaki yüksek kolesterol seviyesi, kan beyin bariyerleri ile ilgilidir. Kandaki zararlı maddelerin beyne ulaşmasını engelleyen bu bariyerlerin işlemesinde, beyin damarlarındaki geçirgensizliği sağlayan, tight junction proteinleri önemli rol üstlenir. Söz konusu proteinler dağıldıklarından, kan beyin bariyerleri gerginleşir ve zararlı maddeler girişini etkili şekilde engelleyemez hale gelir. Geçirgen bir kan beyin bariyerinin ise, her şeyden önce alzheimer gibi hastalıklarda bellek kaybını önlediği iddia edilir.

Bazı kişilerin şekerli gıdalara olan düşkünlüğü, iştah açıklığından değil bir genden kaynaklanıyor. Araştırmacılar, hücrelere glikozun alımını denetleyen GLUT2 geninin bazı kişilerin şekerli gıdalara diğerlerinden fazla düşkün olmasına neden olacağını belirtiyor. Biri obezite belirtileri gösteren orta yaşlılardan, diğeri obetize belirtileri göstermeyen erişkin gençlerden oluşan 2 gruptan kan örnekleri alınmış ve DNA’ları incelenmiş. Şekerli gıdalara düşkün olan kişilerde, kilosu ne olursa olsun, GLUT2 geninin değişime uğramış olduğu tespit edilmiş.

Hayatınızı kolaylaştıran ambalajların bir kısmı, sağlığınız için tehdit oluşturmaktadır. Dünyada zımba telli çaylar ortadan kalkmasına rağmen, maalesef ülkemizde hala kullanılmaktadır. Metal zımbalı poşet çay, sıcak suyun içine girdiğinde ve uzun süre bekletildiğinde, vücutta metal birikimine yol açıyor.

Alüminyum folyo hepimizin sıklıkla kullandığı bir ürün ancak yanlış kullanmamanız gerekiyor. Yiyeceği sarıp buzdolabına koymanızda bir sakınca yok. Ancak saklanacak gıda ıslak, çok tuzlu veya limonlu olamamalıdır. Alüminyum folyoya ısıtma işlemi uygulamamak gerekiyor. Balık ve benzeri ürünleri alüminyum folyoya sarıp fırına sokmayın. Çünkü yüksek ısı ve pişirilme esnasında çıkan kimyasal buhar, yiyeceklere geçerek vücutta metal birikimine sebep oluyor.

Evde de sıklıkla kullandığımız damacanaların hammaddesinde fosgen adı verilen, savaş esnasında yaygın olarak kullanılan, kimyasal zehirli bir gaz bulunuyor. Bu yüzden damacanada bir yıpranma oluştuğunda ve içinde uzun süre su bekletildiğinde, plastikteki pek çok kimyasal suya karışıyor. Bu kimyasallar, mide, karaciğer, sinir sistemi ve akciğer dokusunda tahribata yol açıyor. Bu yüzden evinize giren damacananın yıpranmamış olmasına dikkat edin.

Bunları Biliyor musunuz?

Balın bozulmayan tek gıda olduğunu,

Üzümün mikrodalga fırında patladığını,

İçtiğimiz suların 3 milyar yaşında olduğunu biliyor musunuz?

Ketçabın önceden ilaç olarak kullanıldığını,

Yarım kilo bal yapabilmek için arıların iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorunda olduklarını,

İncilerin sirkede eridikilerini,

Sıcak suyun, soğuk sudan daha ağır olduğunu,

Eskimoların, buzdolaplarını yiyeceklerinin donmaması için kullandıklarını,

Kereviz yerken harcanan kalorinin, kerevizin verdiği kaloriden fazla olduğunu biliyor musunuz?